Devamını Getir Oyunu, atölyemizdeki keyifli etkinliklerde sıklıkla oynadığımız bir oyun. Amacı yaratıcı düşünce gücünüzü geliştirmek ve hikaye kurgulama pratiklerinizi arttırmak. Eğlencesi de cabası.
Bir kaç ayrı formatı olmakla beraber genel işleyişi şöyle; oyunumuzun başında size verilen hikaye girizgahını devam ettirmeli ve hikayeyi kendi kaleminizin götürdüğü yere doğru sürüklemelisiniz. Elbette bunu yaparken kurgusal olarak mantık sınırını aşmadan, karakterler hakkında verilen ön bilgileri tutarlı şekilde kullanarak ve merak unsurunu hikayenin içinde tutarak yapmalısınız. Böylece oyundan beklenen performansı gösterebilir harika işler çıkarabilirsiniz.
Öyleyse bu oyunu tam da burada oynamaya ne dersiniz?
Aralık ayı etkinlik takvimimizin göz bebeği Hikaye Yazma Gecesi etkinliğimizde sunduğumuz hikaye başlangıcımızı devam ettirmek isterseniz yorumlarda buluşalım.
İşte yeni kahramanınız Sitem ve onun sürprizlerle dolu hikayesi...
Saat sabahın altısıydı ve Sitem Nişantaşı'nın ara sokaklarından birinde hızla yürüyordu. Yürüdüğü Arnavut kaldırımlı dar sokakta sabah sessizliği hakimdi. Sağlı sollu apartmanların önünde sıralı park etmiş arabaların üzerindeki kedilerden başka onun bu kaçışına şahit olabilecek kimse yoktu. Ya da o öyle sanıyordu...
"Bu gazetecilerin burada ne işi var?"
Tam da ana caddeye çıkacak köşeyi dönmek üzereyken ileride onu bekleyen kalabalığı gördüğünde bunu düşünmüştü. Gece yarısı değildi ki ya da çok popüler bir kafenin önü, ne olmuştu da burada öbek halinde bekleyişe geçmişlerdi?
Onların bu saatte burada olmalarının tek bir açıklaması olabilirdi!
Ferit! Pis tenor!
Adam resmen popülaritesini kullanıp hepsine haber salmış olmalıydı. Zaten onda öyle bir şeytan tüyü vardı ki kime ne dese yapmaya hazır hale geçerlerdi. Magazincilere de böyle olmuş olmalıydı. Onlara ne demişti acaba?
"Değerli basın mensupları, yarın sabaha karşı ünlü aktris Sitem Eroğlu evimden çıkıp Cihangir'deki evine gitmek üzere Kalkavel sokakta ince topuklu ayakkabısıyla yürüyor olacak. Hepinizi bekleriz. Hayırlı İşler."
Doğru ya da değil bu senaryonun aklından geçmesi bile Sitem'in sinirlerinin zıplamasına yetmişti.
Dün Ferit'ten gelen yemek teklifini kabul ederken başına bunların geleceğini bilseydi ona bir güzel haddini bildirirdi de insan geleceği göremiyordu bazen.
Sıra sende...
Sitem'le tanıştın. Yetenekli, güzel, alımlı, başrol oyuncusu Sitem... Birazdan gazetecilerle yüzleşecek ve ona kurulan bu tuzağa lanet etmeye devam edecek.
Ya da Sitem'in hikayesi bambaşka bir yöne gidecek...
Yazıp paylaşmak için üç seçeneğin var.
Ferit'in Sitem ile yaptığı yemek davetinin telefon konuşmasını yaz.
Sitem ve Ferit'in bir önceki gün yemekte neler yaptıklarını yaz.
Magazincilerle buluşmayı yaz.
Tabi ya, Ferit bu kez yemek davetinde çok ısrarcı davranmıştı. Peki birlikte sabahlayacaklarından nasıl bu kadar emindi? Ya da diğer bir olasılıkla, magazincilere sabaha karşı haber uçurdu. Bu adam kendini ne sanıyordu? Bütün gecenin, başından beri planlanan bir tuzak olduğunu düşündükçe adımlarını atmakta zorlanıyordu. Nasıl kanmıştı ona? Neden kendisiyle birlikte anılmak?Cevabı çok basit aslında. Hırs. Düşünmeden edemiyordu, magazincilere yaklaştıkça daha çok sinirleniyordu. Ama sakin kalmalıydı ve her zamanki gibi profesyonel olmalıydı.
Birden aklına dünkü yemekte Ferit'in ısrarla susmayan telefonu geldi. Aramalar mesajlar.. Evet…
Sitem uzun zamandır Ferit in ,yemek teklifine bir türlü karşılık verememişti ,sonunda birlikte yemek yediler herşey normal gibi görünse de Ferit in bazı davranışları Sitem i rahatsız ediyordu ,içinden şu yemek bir an önce bitse de eve gitsem diye düşünüyordu .Kolay değildi yorucu bir günün ardından ve içinde bir çok firninalar kopsa da sürekli gülümseme etrafa iyi görünme halı bu yaptığı işten daha zordu.
Yemekten ayrılırken Ferit in hesabı öderken bir telefon konuşması Sitem i rahatsız etmişti bu kadar sinirli olucak ne var kime kızıyor acaba dedi
Yanına geldiğinde niçin bu kadar geciktin dedi, verdiği kaçamak cevap Sitem i tedirgin etmişti ama zaten yemeğe başladığından beri bir tedirginlik hissetmis ti ,hislerinde hiç yanilmayan aşırı duygusal Sitem.
Yemek çıkışında beklenmeyen …
Sitem, içindeki öfke ve akıl almaz sorularla boğuşurken bir an dışarıdan nasıl görünebileceğini düşündü. Kafasındaki savaştan dışarıdaki kedilerin bile haberinin olmaması gerekiyorken, asker gibi bekleyen magazin muhabirlerinin hiç anlamaması gerekliydi. Yüzündeki umursamaz ifade ve temkinli adımlarıyla Kalkavel Sokağı ince topuklu ayakkabıları ile çınlatıyordu. Gazetecilere adım adım yaklaşırken onların da meraklı ve iştahlı gözlerle kendisine çevrilmiş kamera ve mikrofonları farketmişti. "Sabah sabah acaba hangi lüzumsuz savaşa gireceğim?" diye düşünüyordu. Muhabirlerin yanına neredeyse koşar adım geldiğini ve bir anda oluşan uğultuyla baş edemeyeceğini düşündü.
"Günaydın arkadaşlar, bugün erken başlamışsınız sizde ki bu iş aşkına imrendim doğrusu.." diye söze onlardan önce atılıp o gergin ve anlamsız havayı absorbe edebileceğini düşündü fakat yanılmıştı muhabirler daha rahat bir uslüpla sorularını yöneltmeye başlamışlardı..
-Sitem Hanım, günaydın…
Ferit, güzel sanatlar fakültesinden arkadaşı Sitem’i aradığında Sitem büyük bir şaşkınlıkla gizli heyecan içindeydi.
“Bunca yıl sonra nereden çıkmıştı bu adam, hem evli de değil miydi?” diye düşünmüştü. Hayır demenin pek mümkün olmadığı bu yakışıklı tenor Ferit’in yemek davetine elbette ki evet demişti. O gün Ferit ile buluşacağı için o kadar heyecanlıydı ki günün yarısını rüyada gibi geçirmişti. Kırmızı mini elbisesinin altına siyah Loubotinlerini giymiş üzerine de bir trençkot geçirmişti. Evden çıktığında havada sonbahar serinliği olmasına rağmen Sitem oldukça sıcaklamıştı. Ferit’in davet ettiği lüks bir otel terasındaki restauranta aslında vaktinden önce gelmiş ama bunu çaktırmamak için tam tamına 18 dakika lavaboda vakit geçirmişti.
Tüm özgüvenini yanına aldı ve Ferit Bey adına rezervasyonları yapılan masaya doğru geçti. İşte oradaydı, ilk aşkı,…
Sitem ağır adımlarla ilerledi. Hayatında gazetecilerle karşılaştığı ilk an bu değildi. Sonuncusu da bu olmayacaktı. O işine aşık biriydi. Oyunculuk onun nefes alma sebebiydi. Bununda bazı bedelleri vardı. Fazla göz önünde olmak gibi. Ve yerinizin bir anda değişmesi gibi. Bütün insanların gözünde bir gün tanrıyken, ertesi gün yüzüne bile bakmaya layık görülmeyen bir çöp olabilirdiniz. Sitem daha önce hiç çöp olmamıştı. Belli ki o şimdilik bir tanrıçaydı. Ama bu bir saat sonra değişebilirdi. Her şey şimdi gazetecilerin ne soracağına bağlıydı. Bir de onun nasıl cevaplayacağına…
Cevap vermemek bir seçenek değildi çünkü senin bıraktığın boşluğu mutlaka tamamlıyorlardı. Sessizlik zaman kazandırmazdı. Sana cevap verme hakkını kaybettirirdi. “Ferit Şen ile bir ilişkinizin olduğu doğru mu?”
İşte başlamıştı güç savaşı. Bu savaşı kazanacak mıydı…